Gece; Soğuk ve Karanlık…

Gece; Soğuk ve karanlık…

Herhalde ancak bu betimler bu kış mevsiminde havanın akıbetini. Ben kendiden geçmek üzereyken açtığımda evimin kapısını bir ara ‘keşke dışarda dursaydım’ diye geçirdim içimden. İçerisi dışarıdan daha soğuk duruyor.

Bütün işimi bitirip eve gelmem ve hatta sobayı yakmam saat 02:40 sularını buldurmuştu benim için. Yeni bir günün ilk saatlerine kadar deliler ve hatta köpek gibi çalışıp elde ettiğim üç kuruşluk günlük param ile bir ayda toplam olarak bu köhne yerin kirasını ve biraz olsun yakacak ve yiyecek giderlerimi tam denkliyor ve giysi konusunu açmıyorum zaten. Allahtan ben her ne kadar istemesem de bana asılan bir hatun var mahallemde ve en azından giysi yıkama ve kurutma işlemlerini olmayan makinamda yapmak zorunda kalmıyorum :) .

Hafif ısınan ve ılıman bir havaya kavuşan bu iki gözlü evin içerisinde bir yatak -döşekten bozma-, bir çekyat, ufak 37 ekran bir televizyon ve diğer odamda da -ki mutfak olarak kullanıyorum- bir buzdolabı, bir tezgah ve tüplü ısıtıcım var. Bu iki gözlü köhne evde yaşamaya çalışırken bir an evvel hedeflediğim parayı toplayıp bu izbe mahalleden de kurtulmak istemiyor değilim. Gecenin birine kadar bir barda çalışıp soğuk ve izbe olan bu yere dönüp uyuyamamak normal bir insanı çileden çıakrtır, ancak ben endense alışmış gibi duruyorum. Aslında bir yandan kurtulmaya çalıştığım bu mahalleye ısınmaya da başladım gibi.

neden diye soranlar için şunu diyorum genelde;

‘Her gün öğlen civarı kalkıp kahvaltı niyetine buzdolabında olan şeyleri yemeye başladığımda bu mahallenin içine bakan camın kenarına geçip  kimisi okuldan yeni gelmiş önlükleriyle, kimisi orta okul çağında kravatlı okul kıyafetleriyle topun peşinde bir oraya bir buraya koşturan çocukları izliyorum. Hatta bazen bende aralarına katılıyorum yaşayamadığım çocukluğuma inat onlarla top koşturuyorum. Bazen kendileri beni camda gördüklerinde çağırıyorlar “Hadi ama Amhet abi oyna yahu bizimle” diye. Ve biliyorlar aslında benim topa vurduğumda ya Ayşe teyzenin camından alacaklarını o topu, ya da mahalle sakinlerinin birinin balkonundan…

Ama genede çağırıyorlar. Masumluklarından olsa gerek hiçbir sakınca görmüyorlar beni aralarına almak için. Aslına bakarsan daha üç hafta oldu bu izbe mahallede geçirdiğim ama sadece o çocuklarla ve o bana hasta kalan hatunla -Esmeray- aram iyi.

Allahtan da hasta kalmış :) Çünkü giyeceğim bir haftalık elbiselerim onun sayesinde bu üç haftalık periyotta evde pis olmadan duruyorlar.’

Neyse ben ısınan odamda rahat bir uykuya dalmak için başımı yastığa koyduğumda saat 3:30 olmuştu bile ve uyumuşum zaten. Öğlene yakın kalktım ve çocukları izlmeye koyuldum gene. Derken Esmeray’ın mahalle turuna çıktığını gördüm ve birazdan kapının çalacağını işitir gibi oldum.

Keza çaldı da. Esmeray gene karşımdaydı. Bu adı gibi esmer, dul ve hiç çocuk doğurmamış hatun bana hasta işte. Yaklaşık oalrak 1,65 boylarında ve hafif toplu -daha doğrusu ne balık etli ne şişman- olan kadın ilk geldiğim gün bana mahallede rastladı ben evi yerleştirmek için çantalarımı içeri doğru taşırken. Hemen koşup geldi yanıma ve Hatice ablaya -ev sahibem olan yaşlı abla- ‘yeni komşun mu ablam? hayırlı olsun’ diye seslendi. Ben tekrar son bavulu içeri almak için dışarıya adımımı atmıştım ki Esmeray Hatice ablayı dürttü ve bu benim gözümden kaçmadı.

1,85 boyumdan, hafif sarışın ve çakır mavi gözlerimden hoşlanmış Hatice ablanın dediğine göre. Aramızı yapsın diye de onu göndermiş ama nafile. Daha tanımadan etmeden dedim ne oluyoruz ablam :)

Ve o sırada kapıda duran Esmeray dalmış olduğum bu düşünceden beni uyandırırcasına; ‘ Aaa beyimize bak bi buyur dahi etmiyor içeri, ayıp insan komşusuna böyle yaparmı hiç’ dedikten sonra cumburlop içeri daldı ve bende ne olduğumu şaşırdım.

Direkt kahvaltı bozması masama yöneldi ve ‘sen aç kalıyosun be kuzum, bak olmaz böyle bigün hatırlatta sen akşam işe gitmeden beraber alışverişe çıkalım’ diyerek bana göz kırptı. Allahım kadın bana resmen ve hatta resmenden de öte asılıyordu. ‘Bakarız’ diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışsamda o gene aynı cümlenin sonunu ısrarla tekrarladı; ‘Çıkarız çıkarız, hem bende eve birşeyler alıcam ama taşıyamıyorum. e malum market uzak, kadın başıma o ağır şeyleri taşıyamıyorum’. aha bi asılma ibaresi daha :)

Onu bir şekilde evimden çıkarmalıydım ama bu zor görünüyordu…

(Devamı yazıldıktan sonra zaten anasayfada görürsünüz…)

(Bu arada Not: Gelecek serilerle beraber hikayemi biryerlerde yayınlamak isteseniz lütfen adımı yada yazıları aldığınız sayfaların linklerini sitede belirtiniz. Teşekkürler)

Comments are closed.