Elbet bir gün kırılacaksın…

Elbet bir gün kırılacaksın...

Bazen millet diyor ya ‘Atatürk’ olsaydı bunu böyle yapardı, şöyle yapardı diye. Provoke etmekten başka birşey olmuyor biliyor musunuz. Siz evinizdeki çocuğunuza, kardeşinize Atatürk sevgisi aşılamazsanız söylemler bir işe yaramayacaktır. Neden mi? Geçmişini bilmeyen bir millet geleceğini inşaa edemez. Buna dayanarak birçok şey anlatabilirim size. Aktarmak istediğim ise sanırım genç nesile bazı şeyleri öğretememiş olduğumuz gerçeğidir. Ben lise, ne lisesi ortaokul zamanından beri tarih kitapları okurum. Defalarca okuduğum kitaplar olmuştur, belgeseller izlerim. En çok da Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ ün kaleme aldığı ‘Büyük NUTUK’ kitabımı severim. Onu da defalarca okumuşluğum vardır. Kimilerinin kalınlığına ve içindeki Türkçe ‘nin ağırlığından eline bile almadığı Büyük NUTUK…

Eğer biz arkamızdan gelen ve geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimize gerçekleri görebilecekleri bir yol açmazsak, onlara kaypaklık yapmanın ayıp olduğunu, kardeşliği, taş atmanın kötü birşey olduğunu anlatmazsak vay halimize. Bunu bize aktaran anne ve babalarımızın yani atalarımızın içine yara açarız. Belki kemikleri gerçekten sızlar huzur içinde yattıkları kara toprak altında.

Gözünüzü açın ey anne, baba, abi, abla, hala, teyze, amca, dayı ve tüm akrabalar. Siz bazı şeyleri ve içinde bulunduğumuz durumu görmüyor musunuz? Bunun farkında değil misiniz?

Daha evvelki gün haremlik selamlık üniversite sınavı yapıldı. Görmediniz mi? Duymadınız mı? Atamızın bize bıraktığı İlerici, Milliyetçi, Demokratik ve Laik Cumhuriyet gitti gidiyor. Gözümüzü açıp DUR demezsek daha da fazlası kapıda. Belki de evinizdeki koltukta. Bunun esnekliği size kalmış.

Biz laiklikten bahsettikçe bize dinsiz, ateist diyenlere de bir çift sözüm var. Elhamdülillah müslümanız. Siz merak etmeyin. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’ i biz de iyi biliriz.

Gelelim ‘Elbet bir gün kırılacaksın’ cümleme. Anlayan anladı. Bu böyle gitmez beyler. Bu halk, bu millet, yaptığınız bağnazlıklara göz yummaz, elbet cevabını verir.

Aşağıda Atamızın Gençliğe yazdığı hitabeyi Okuyun, Okutun, Öğrenin, Öğretin. Ezberci değil eğitici olun…

Hadi Selametle…

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı!

İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Mustafa Kemal ATATÜRK – 20 Ekim 1927