Son Haftalar…

Son haftalar… Benim için oldukça zor geçen ama bir o kadar da mutlu şekilde bitirdiğim günler oldu. Hoş bu ay içinde de pek bir mutluluk devamı olamayacak belki, yeğenimin vefatının yıldönümü var bu ay içinde. Hatta birkaç gün içinde… Ama Mart ayı içinde dedemin yoğun bakıma varan hastahane macerası yeterince yorulmama ve şu anda evde istirahat ediyor olması da bir o kadar mutluluğa sebep benim için. Ufakken (10 yaş civarı) babamın babasını, yani dedemi kaybetmiş olmanın hüznünü zaten hâla içimde taşıyorken bir ikincisinide kaldıramam diye düşünüyorum. Çok dualar ettim. Allah’ıma şükür ki şu an çok büyütülecek bir hastalık durumu kalmadı. Gerçi aramızdan ayrılırsa da artık Takdir-i İlahi demekten başka birşey de gelmez elimizden.

Ülkedeki bir çok gelişmeyi uzaktan da olsa takip ediyorum. Çoğu şeylere karışmıyorum, hayatımı etkileyen konular bile olsa bunlar. Ama her insanın olduğu gibi bir limitim, bir dayanma sınırım var. Bazı konularda tabii ki ben de konuşuyorum. Çok kısıtlı bir kitleye hitap etsem de düşüncelerimi bugüne kadar saklamadım, bugünden sonra da saklamaya niyetim yok.

Birkez daha gençlere, aile filtresini kullanmayan arkadaşlarımın çocuklarına ve tüm ailelere sesleniyorum. Çocuklarınıza sahip çıkın. Bundan kastım sadece size ait olan, kromozomlarınızı verdiğiniz çocuklarınız değil. Bu ülke de sizin çocuğunuzdur. Eğer yanlış yollara sapmaması için gerekli ihtimamı göstermezseniz, yarın öbür gün aile karşıtı bir ergen olarak çıkabilir. Ya da ne bileyim hani eskiler derler ya “Gevurun Dölü”, öyle işte.

Bakmayın siz bu ulu memleketin 80 küsür yaşında olduğuna. Başındakiler saolsun ve genç neslimiz saolsun daha genç bir ülkeyiz biz. Elimizden tutup büyümemize yardımcı olacak “AKILLI” kişiler olmadığı sürece, hep bir yere savrulma ihtimalimiz var. Bu akıllı kişiler, asla ama asla bize içten içe düşmanlık güdüp, sonra da yüzümüze gülen kişiler olmamalı. Biz birer birey olarak, anne, baba, hala, amca, dayı ve aslında birer ebeveyn olarak akıllı olmamız ve bu ülkeye yön vermemiz gerekmekte.

Yani herkesin bir görevi, herkesin yükümlülüğü ve sorumluluğu var. Asla ama asla gözlerimiz kapayıp birilerinin bize “ce ee” yapmasını bekleyemeyiz. Çünkü biz emekleme safhasını çoktan geçtik…

Umarım bu yazı doğru kişiler tarafından, doğru şekilde anlaşılır…

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle anıyorum…

Selametle…

Serkan Algur: WordPress ile uğraşan deli bir adam...

This website uses cookies.