Gece; Soğuk ve Karanlık -1
Öylece Karşımda duruyor, beni süzüyordu ben ona ‘bakarız’ dedikten sonra aldığı tavırla. Bende birşey söylemiyordum sadece ona bakakaldım ilginç bir tavırla. Bana doğru bir adım attı ve ben ani bir hareketle açık bulunan kapının oraya doğru sekerek bir an için dışarı doğru yöneldim ama üstümde şort olduğunu düşününce mecbur geri döndüm :) Ve daha o mutfak olarak kullanığım odadayken yatağımın yanına koşup giysilerimi giydim. Tanrım! Kendi evimden sanki bir kadınla yakalnmışım ve kocası peşimdeymişçesine kaçmaya çalışıyordum :)
Bir an onu odaya girerken gördüm ama giyinmiştim. Niyetinin tam olarak ne olduğunu kestiriyordum ama şu an için evden çıkmam lazımdı. Hiç hazır değildim böyle bir kadınla birlikte olmaya. Esmeray da çıkmaya çalışacağımı anlamış olacak ki; ‘ah Ahmeti’im sana nasıl yandığımı hala anlamıyorsun galiba’ dedi ve ‘Neyse ben gidiyorum, sonra birlikte alışverişe çıkalım’ diyerek göz kırptı. nlamsız bir ifadeyle baktım yüzüne ve ‘tamam’ diyebildim sadece. Çıkıp gitmişti ve bende evimden kaçmak zorunda kalmamıştım.
Bir derin oh çektim ama ona şimdi alışveriş sözü vermiştim. Bunu elbet bir şekilde bana karşı kullanacaktı. Kadınların eline koz vermekten nefret ediyorum!
Çocuklar hala top oynuyorlardı ve bende onlara katıldım dışarı çıkıp. Esmeray camdan bizi izliyordu farkındaydım ama bu kadın, ne biliyim itici geliyordu bana ama aslında bazı yerlerde de -çamaşırlarımın yıkanması gibi- işime de yarıyordu. Top oynarken dediğim oldu ve top ayşe teyzenin camını kırdı :D Ayşe teyze çıkıp muzip bi gülümemeyle ‘Ahmet! Sen de mi katıldın çocuklara’ dedi. Yaşlı ve tatlı bi teyzeydi. Hatice ablanın ahretliğimiymiş neymiş, aralarından su sızmaz. Beni ilk ziyaret edenlerden biriydi zaten. İki gün yemek getirdi bana :) ‘Patlatayım mı şimdi topunuzu çocuklar?’ dediğinde ‘Aman ayşe teyzem yapma , ben kırdım tamam, taktırırız birazdan’ edim ve topu geri aldım. Çocukların içinde hem bi rahatlama hem de sevinç ile karışık birşey vardı. Top oynamaya bir süre daha devam ettikten sonra ben artık yoluma koyulayım dedim ve bara doğru yol aldım.
Taksime geldiğimde hava neredeyse kopmak üzereydi. Sanki kış aylarında olduğumuzu bilmiyoruz gibi hatırlatıyordu kendini. Akşam saatim 20.15 i gösterirken iş yerine giriş yaptım. Müşteriler gelecek olan yılbaşına hazırlanırcasına gelmeye başladılar ve küp gibi de içiyorlardı. Burada işe başladığımdan beri bir iki kere olay çıkmıştı ama genel olarak sakin bir yerdi çalıştığım yer. Kapıdaki bodyguardlar yerini aldıktan sonra müşteriler yanında kız arkadaşları veya tek (damsız almamasına rağmen bodyguardlar) gelmeye başladılar. Anlaşılan içki dozu arttıkça bu gece birşeyler olacaktı burada. Bunu tabiiki Sertan a söyledim. Uzun boylu yaklaşık 100 kilogram olan bir yarma bodyguardtı Sertan. O da içeride bir yer müşteri gibi oturdu. Patronunda işine geliyordu böylesi. İçerde birinin olması dışardan birinin geleceği zamana kadar olaya müdahaleyi kolaylaştırıyordu :)
İçerdeki müzik sesi artınca bende kulaklık olarak kullandığım tıkaçlarımı taktım. Zaten duymayan kulaklarım dudak okuma yeteneğim olmasa hiçbirşey işittirmiyeceklerdi bana. Ama kulaklarımı kaybetmekten se biraz sağır gibi davranmayı tercih ederim tabiiki :)
Bu gece iyi geçiyordu. Taaki düşündüğüm gibi bir olay çıkana kadar. Olay çıkmıştı. İki erkek bir bayan için birbirleriyle kavga ediyorlardı. Biri diğerinin kız arkadaşına sarkıntılık etmişti ve kızın erkek arkadaşı da içkinin etkisiyle direkt savunma moduna geçmişti. sarkıntılık eden bir yumruk sallamış ve kızın arkadaşına sert bir şekilde burnuna geçirmişti o yumruğu. Sanırım -gelen kana bakarak- Burnu kırılmıştı yumruğu yiyenin. Muhtemelen sabaha kadar birşey hissetmeyeceğini düşünürken araya sertan öyle bir dalış yaptı ki, adamların ikisini birden kollarıyla kapladı ve olayın büyümesini önledi. Kız ağlıyordu ve bardaki millet de saf gibi olayları izliyordu. bu olay olduğunda benim çıkma saatim yaklaşmıştı. sertan adamları kapı dışarı ederken kız da peşinden gitti onların. sertan bir taksiye bindirdi kızla çocuğu ve taksiciye direkt 50 ytl verip şişli etfale yolladı bunları :D Diğerini de bir güzel pataklayarak gene taksiye bindirdi ve taksiciye bu sefer para vermeyerek -şu bilmemnaaptımın herifini evinde götür */-**’ diyerek taksiciyi gönderdi. Sertana yaklaştım. Üstü burnu kırılan çocuğun üstünden gelen kanla kirlenmişti.
‘Kanka beni gördüler artık başkası geçsin içeri’ dedi ve bizim diğer bodyguard da içeri girdi. sertan üstünü değişerek tekrar kapıya döndü. Ben çıkıyorum diye söyledim patrona ve tamam Ahmet al haftalığın diyerk paramı aldım ve taksimde yürümeye başladım. eve geldiğimde gene saat 02.00 olmuştu. Şimdi yatmak zamanı diyerek buz gibi olan evimde sobayı bile yakmadan içeri daldım yatağımda. Ve direkt uyumaya daldım. Kapıyı kilitlemeyi de unutmadım çünkü bazen anahtar yokken kapıyı omuzla açıyordum :D Eğer Esmeray bunu gördüyse -ki eminim görmüştür, çünkü kaç kere eve girerken beni gözetlediğine rast geldim- tacize uğrayabilirdim. :)
Uykuya dalmaya başladığımın ibaresi koyunların yavaşlamasıydı ve öylece üstüme iki yorganla uyuyakaldım… Zor bir geceydi!
(Devamı yazıldıktan sonra zaten anasayfada görürsünüz…)
(Bu arada Not: Gelecek serilerle beraber hikayemi biryerlerde yayınlamak isteseniz lütfen adımı yada yazıları aldığınız sayfaların linklerini sitede belirtiniz. Teşekkürler)