30 Ağustos Kutlu Olsun!
Düşman birliklerine son taarruzun yapıldığı ve onlar denize dökülene kadar verilmiş özgürlük mücadelesinin kazanıldığı gün. Bir Milletin kendi benliğini bulduğu ve ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte kendi topraklarını savunduğu gün bugün. Bu gün 30 Ağustos Zafer bayramı! Yaşatılması ve şehitlerimiz anısına unutulmaması gereken bir gün. Bugün gaflet ve delalet içine düşmüş kişilerin bütün kötü emellerini bırakması gereken bir gün. Bugün milletimizin sevinç ve kıvanç dolu olması gereken bir gün.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk Kocatepe sırtlarında bu cennet vatanı ve milletin özgürlüğünün kazanılması için son provanın, son savaşın nasıl yapılacağı konusunda üstün savaş zekasını kullanarak çözüm üretti. Sabah karşı başyalan saldırı ile son darbe de vurulmuş oldu düşmana. Bugün bitmişti bir milletin acısı, bugünden sonra dinecekti bütün ağrılar. Neredeyse 700 yıllık bir saltanat ve imparatorluk yıkılmış ve anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğan, dirileşen ve bütün milletin bir olduğu, bütün etnik kökenlerin vatanı için omuz omuza çarpıştığı yeni bir Türk Devleti, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan önce özgürlüğünü kazandığı büyük bir savaş vermişti bu millet.
Biz böyle bir milletin torunlarıyız. Hepimiz omuz omuza, canımızı dişimize takarak kazandık bu savaşı. Çanakkale’de, Gazi Antep’te, Erzurum’da, Iğdır’da, Hakkari’de, vatanın bütün illerinde Türk, Kürt, Çeçen, Laz demeden bütün olduk.
Şimdi ise yıl 2010. Bir zaman omuz omuza çarpıştığımız insanlar bizi bombalamaya çalışıyor. Buna izin vermeyeceğiz. Gerekirse askere geri dönerim. Benim birçok arkadaşım var. Hiçbirine sınıflandırma içinde bakmıyorum. Siz de bakmayın!
Atatürk’ün gençliğe hitabesini eklemek istiyorum buraya… Okuyun, İdrak edin ve yaptıklarınızı gözden geçirin…
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927
Seni An(r)ıyoruz…
Selametle Kalın. Şehitlerimize Rahmet, Askerlerimize Selamet diliyorum…