Akşamüstü Yazısı…

Bugün sabahtan itibaren ofisteki makinalar ve diğer işlerle uğraştım. Sitelere gelen acaip istekler de cabasıydı. Memnuniyet sınırlarını ve bu sınırların çıtalarını arttırmayan ya da arttırmak istemeyen birkaç müşteriyle uğraştım durdum. Boşu boşuna birton mail attım, aldım. Sonuçta benim dediğime gelseler bile yarattıkları baş ağrısı bu gün eve kadar olan yolu yeterince tıkayacak. İnsanları memnun etmek ne kadar zormuş. İşimin başıma döndüğümden beri bunu tekrar tekrar hatırladım, idrak ettim. Aslında bırakmış olmam (ara vermiş olmam) da bu yüzden olabilir. Sitelerle uğraşmayı, kodlara bulaşmayı, içinden çıkamayacak CSS stillerinin içine bodoslama dalmayı seviyorum. Tasarım ve kodlama yaparken neredeyse bilgisayarla küfürleşiyorum. Ama zevk alıyorum bunu yapmaktan.

Müşterileri bir kenara bırakır, maillerine hiçbir suretle kendim dönüş yapmazsam günüm gayet iyi geçiyor. Bugün sanırım bir istisna oalcak. Patron atsın mailleri bundan sonra değil mi :)

Bizim gibi kişilerin sıkıntısı müşteri ile iyi bir uyum tutturamamak oluyor bazen. Bu her iki taraftan da kaynaklanabiliyor. Bence ofislerdeki kişilerin (tasarım ve kodlama yapanların) müşterileri ile tam bir iletişimde olmaları sağlanmalı ya da hiç iletişim olanağı verilmemeli müşterilere. Msn ve diğer iletişim yollarında dakikalarca onların yazılarını okumaya, telefonda dert yandıklarında çözümün bir iki fare tıkıyla bitmeyecek birşey olduğunu onlara anlatmak zorunda olmak sıkıyor canımı.

Bu kısımda müşterinin sabırsızlığı saniyede 15 kere sayfa yenilemesiyle devam edince iş çığırından çıkıyor. Bugünden bir alıntı (msn üzerinden)

M: Serkan Bey

Ben: buyrun

M: Sizden bir yarım saat önce site üzerinde döner alan içidneki resimlerin bazılarında photoshopla düzeltmeler istemiştik. bu işlem hala gerçekleşmemiş görünüyor. Ne zaman yapmayı planlıyorsunuz?

Ben: Evet biliyorum. Elimdeki işimi bitirir bitirmez o konu ile ilgilenmeyi düşünüyorum.

M: Ama saat beş olmak üzere

Ben: Ne var ki 5 te?

M: Biz firmadan 5 buçukta çıkıyoruz.

Ben: Site 24 saat yayında ve siz her dakika ona erişebilme durumundasınız. Bu işlemin yapılması ile satin beş olmasında sanırım bir sıkıntı yok.

diye devam eden bir konuşma yığını ve harcanmış 10 dakika. Patron çıkmadan bakmak istiyormuş dediğinde ben de ona güzel bir çift laf edecektim ama yazmadım. Neyse istedikleri iş yarın sabaha kaldı artık ben de birazdan çıkacağım.

Maalesef bunlarla karşılaşıyoruz. Hani yemek yemeyen ve  durmadan gece gündüz bilgisayar başında tüneyen baykuşlar mı sanıyorlar bizi bilemiyorum. Biraz bilinçlen ey yönetici vasıflı müşterim!

Hadi Selametle

—————-
Yazı Biterken Çalıyordu valla: Evanescence – Going Under