Hayalcilik Düşüncenin yan ürünüdür…
Düşündüğümüz kadar mı insanız yoksa hayal kurduğumuz kadar mı? Bunun ikileminde yol almaya çalışmak, bunun gölgesinde serinlemeye çalışmak ve bununla yaşamaya çalışmak… Bu üç olgu da bize değişik anlamlar ve değişik türde inanışlar sağlıyor. Din, dil ve ırk gözetmeksizin bunca yıllık birikimlerin ortaya çıkardığı şey ise insanların başarabildikleri. Budistlerin meditasyonlar yardımıyla yapabildiklerine şahit olmadan bazı şeyleri bildiğinizi asla ama asla öne sürmeyin. Bazı şeyleri iç huzur ile sağlayabilrisiniz. Stresi de bu şekilde üstünüzden atmak daha kolaydır.
Ama bazen hayal kurmak -ki bu uç noktalarda olamalıdır- insanın tüm umudunu kapsar. İstediğimiz şey olmak için yada istediğimize sahip olmak için hayal kurarız. Bunun en karmaşık olanı mutluluk için hayal kurmamızdır. Çünkü mutluluk çok değişik ve soyut bir olgudur. İnsandan insana öyle fark gösterir ki bunu en mutlu benim diyen kişi bile kolay kolay çözemez. Ufak şeylerden mutlu olmak bir yana hiç birşeyin mutlu edemediği insanlara da rastalarsınız hayatınız boyunca.
Düşünmek ise yaşadığınızın farkına varmaktır. Herşey hakkında kafa yorar ve düşünürsünüz. “Kötü müyüm?“, “İyi miyim?“, “Acaba dün yanlış mı yaptım?”, “Yıldızlar neden bu kadar uzak?” gibisinden kafanızı yoran düşünceler bunlardan sadece birkaçı. Düşünmek üzerine birçok şey söyleyebilirsiniz. “Doğru” bile herkese göre farklı yorumlanırken düşünce ile çıkabilecek sonuçlara hayran kalabilirsiniz. Düşündüm de hatta bundan iğrenebilirsiniz de.
Ama hayalcilik çok farklı birşeydir. Hayalcilik hayal kurma halinin en beteridir. İnsanlara bu hayalleri satma becerisi -artık nasıl bir beceriyse- olarak da bilinebilir. Bu düşüncenin yan ürünüdür. Tabii bu yazdıklarımın tümü benim düşüncelerimden kaynaklanan söylevler olduğuna göre, belki bu da bir hayalcilik bakış açısıdır. Ama en nihayetinde bana göre hayalci olan kişi; insanlara kafalarında oluşturabilecekleri en uç noktadaki düşüncelerini hayale çeviren ve onlara satan kişidir. Yani birinin lafını allayıp pullayıp tekrar o kişiye satma eylemidir.
Bunları açıklamamın asıl sebebi yani özü aslında benim -biraz- aşırı hayal kurmam. Bir konu hakkında birkaç kere düşünüp, hayalini ona göre oluşturup bunu gerçekleştirme yolunda ilerlerken, bazı durumlarda öyle bir hayale kapılıyorum ki, buna bazen -ben bile- aşırı inanabiliyorum. Böyle durumların çoğunda büyük oranla hüsrana uğrayabiliyor insan. Mutluluğu araken de öyle, işi için bazı gelişmeler hakkında hayal kurarken de. Ama inanmanız gereken tek şey hayalleriniz değil, doğanın sizin önünüze “çat” diye koyduğu, yüzünüze bir şamar gibi vurduğu gerçeklerdir.
Sizin de aklınızda bulunsun diye söylüyorum bunca şeyi. Yani en azından ses kaydı ekleseydim öyle olacaktı. Hayalin de fazlası zarar…
Hadi selametle…