Yaşam Kısa bir Hikaye…
“Hayat çok kısa, değerini bilmek gerek” derdi dedem hep bana. Dediği gibi de 58 yaşında öldü. Yakıştıramadım ben ona ölümü hiç. Bugün (6 ekim) de gömdük biz onu. Görünmez bir el tarafından hayatımızdan sökülmüştü dedem. Tontoş yanaklarına bir daha sarılamayacağım, öpemeyeceğim diye çok ağladım. Ufaktım, ufacıktım onu kaybettiğimde. 14 yıl oldu. Ben o zaman 10 yaşımdaydım. Yine doğum günüme 21 gün kalmıştı. Eve dönüyordum hiçbirşeyden habersiz, hatta okulda sabahçı – öğlenci olma durumu seçilecektir bir sonraki gün. Öğretmen eksikliğinden…
Ama ne ben gidebildim bigün sonra okula, ne de dedem vardı hayatımda. Babam bir tarafta belli etmese de yıkılmış ama hala ayakta duruyordu. E kolay mı babasını kaybetmişti oda. Hacı Mahmut oradan kalkmıştı, hain bir kalp krizinde gitmişti hemde, tek seferde, sicil defterinde yoktu artık devamı…
Dedemin tek erkek torunuydum ben, hala da öyleyim. 14 yılda benden başka erkek olmadı bizim ailede. Hala dedemin sabah ben onlarda yatarken gelip uyandırdığı gibi uyandığımı hissederim her sabah. İçime işlemiş… Daha da işlenmişliği bitmesin zaten. Ben onuböyle anmak, hatırlamak, duygulanmak, ona dua etmek istiyorum.
Dedemin mezarına giderdik her bayram. Bu bayram ben gitmedim. Sonra gittim. Herkes uyurken gittim sabaha karşı. Bazı özel sebeplerimden dolayı.
Seni özledim ben dede. 14 yıl oldu, sanki dün gibi senin kapıdan tabutla veda edişin…. Özledim ulan! :(